top of page

Eğer gerçekse zaten bitmeyecek...


Bir süre sonra acı daha az acıtır. Zaman geçtikçe olanların sebebini görmeye başlarsın, insanların bunları neden yaptıklarını anlarsın. Sen de bir parçasısındır aslında olanların; alkışlamak için iki el gerekiyor ya hani...


Yaşamındaki herkesin hayatının sonuna kadar kalamayacağını öğrenmek gerekiyor. Bazen, kitabınızın bir bölümünde karakter oluyorlar. Orada size belirli bir ders vermek, hayatta farklı şeyler, farklı duygular deneyimlemenize yardımcı olmak, büyümeniz ve belki de kendinizi nasıl daha iyi seveceğinizi göstermek, kendi değerinizi bulmanız için yer alıyorlar. Belki de bir başkasını yürekten nasıl sevebileceğinizi ve bunun ne müthiş bir duygu olduğunu öğrenmeniz için...

Başlangıçta, acı yoğundur. Bu acı; gece 3'te uykuya dalana kadar ağlayan, gözleri şiş, burnu tıkanmış ve saçları dağılmış bir acıdır. Sizi her yerde takip eden, bir zamanlar yanından geçtiğiniz belirli yerlerde paylaştığınız anıları hatırlatan türden bir acı. Onlara bir şey ifade edip etmediğinizi düşünmenize neden olan acı.

Kalp kırıklığı kaçınılmazdır. Ama öğrendiğim bir şey varsa; beklentiler asla aynı değildir. Sizin onları sevdiğiniz yoğunluktaki gibi onların da sizi sevmelerini bekleyemezsiniz. Gerçek bu. Birini sevme şekliniz, o kişinin sizi nasıl seveceğini belirlemez. İnsanlarla birden fazla bağlantınız olabilir, ancak bu da aynı şekilde size bağlanacaklarını göstermez.

Sevdiğiniz birini kaybetmenin en zor yanı, veda etmek değil onsuz yaşamayı öğrenmektir. Ve acıyı körükleyen şey, siz olmadan nasıl devam edebildikleri düşüncesidir. Ama onları suçlayabilir misiniz? Dürüst olmak gerekirse, hayır. Eskiden okuduğum bir söz şöyle diyordu: "Eğer o kişiyi gerçekten seviyorsan, onun mutlu olmasını istersin. Sensiz de mutlu olacakları anlamına gelse bile buna saygı duyacak ve gitmesine izin vereceksin. Çünkü sen onların mutlu olmasını istiyorsun. "Kolay mı? Asla. Mümkün mü? Yapabilen varsa anlatsa da öğrensek. Ama ya onları bırakmak istemezseniz? O zaman şu soruyu sormak gerekiyor; peki ya o kişi sizinle aynı mutluluğu hissetmiyorsa? İnsanların en çok arzuladığı şey sevgi ve değer görmektir. Fakat, kaybettiğimiz insanların bıraktıkları boşluğu dolduracak o şifayı bulamayız çoğu zaman. Hele ki mutluluk sanrılarıyla... Başka herhangi bir şey o boşluğu asla dolduramaz. O boşluk o kişiye özeldir ve benzeri olamaz. Bu sizin o kişiyi ne kadar sevdiğinizi gösterir ve bu asla utanılacak bir şey değildir. Sevgi sizin sevginiz. Bunu siz hissettiniz. Karşı tarafa da değil, tamamen size ait...

Suni mutluluklar yerine o boşluğa değer vererek yaşamayı seçebilirsiniz. Bu sizin tercihiniz. Sizin için birini kaybetmek ne demek, önce bunun cevabını bulmalısınız. Sevginizden utanmayın, birini gerçekten sevmek çok zor. Bu fırsatı yakalamışsanız tadını çıkarın. Acısını da yaşayın, hatıralarıyla da avunun ama koruyun. Herkesin sevilmeyi aradığı bu dünyada birini çıkarsızca seviyor olmanın keyfine varın. Sevgi sonsuza dek sürer. ...Ve eğer gerçekse zaten bitmeyecek; tek başına yaşıyor olsanız bile.

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page